İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tayfun Acarer ile Söyleşi
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tayfun Acarer :
“Gençlere Önerim; Bilişim Sektöründeki Gelişimi, Trendi İyi Gözlemlemeleri ve Çalışma Alanlarını Buna Göre Yönlendirmeleri”
“Hem ülkemizde, hem dünya genelinde yapılan araştırmalarda, siber güvenlik konusunda en önemli sorunların başında “Yetişmiş İş Gücü Eksikliği”nin geldiğini vurgulayan Acarer, siber güvenlik alanındaki yetişmiş eleman noksanlığı konusunun dikkatle değerlendirilmesinde, büyük fayda bulunduğunu belirtti.
Acarer; “Günümüzde bilişimin etkilemediği, büyük yapı değişimlerine yol açmadığı ve çalışan profilini etkilemediği sektör yoktur demek çok da yanlış bir tanım olmayacak. Zaten istatistiki veriler de bilişimin dünya’daki ‘yıllık gelişim oranının’ ülkelerin kalkınma oranlarından çok daha fazla olduğunu göstermekte” dedi.
Arzu Kılıç
Bilişim sektörünün çok yakından tanıdığı Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BTK) Eski Başkanı Yrd.Doç.Dr. Tayfun Acarer ile bilişim sektörü ve sektörün sorunları hakkında kısa bir sohbet gerçekleştirdik.
İki dönem BTK başkanlığı görevini yapan Acarer, 10 yıl boyunca bilişim sektörüne Türkiye’de yön veren önemli isimlerden birisi oldu. 1956 İstanbul doğumlu olan Acarer, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Bölümünü bitirdikten sonra yüksek lisans ve doktorasını İstanbul Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği’nde tamamlamış. 10 yıllık BTK ‘daki görevinin ardından şuan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Motorlu Araçlar ve Ulaştırma Teknolojileri Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmakta.
Yrd.Doç.Dr.Tayfun Acarer’in 10 yıllık BTK Başkanlığı döneminde önemli çalışmalar yapıldı; Türkiye 3G teknolojisi ile tanıştı. Cep telefonu kayıt sistemi getirilerek özellikle kayıt dışı cep telefonları engellendi, cep telefonu gasp ve hırsızlığı azaltıldı, numara taşıma sistemi getirilerek abonelerin numaralarını değiştirmeden operatör değiştirmelerine imkan sağlandı, güvenli internet uygulaması başlatıldı. Özellikle çocukların internetin zararlı ortamlarından korunmasını sağlandı.
Günümüzde bilişim sektörünün en önemli sorunlarından birinin“Siber Saldırılar”olduğunu belirten Acarer; “Bu konu, sadece ülkemizin değil, tüm ülkelerin en önemli bilişim sorunlarından birini teşkil etmekte. Çünkü halen dünya genelinde hafta da ortalama 100.000 saldırı yapılmakta. Bu saldırıların yıllık maliyeti 400 milyar doları bulmakta ve bedelinin 2019’da 2.1 trilyon doları aşacağı hesaplanmakta”dedi.
Sektör değerlendirmelerinin yanı sıra gençlere ciddi tavsiyelerde bulunan Acarer, ilköğretim çağında olan çocuklarımızın yarısı iş hayatına atılacak yaşa geldiklerinde karşılaşacakları iş türlerinin % 40’nın bugün mevcut olmayacak işler olacağını ve bu nedenle halen mevcut bazı iş alanlarının kaybolacağını, buna karşılık pek çok yeni iş alanının ortaya çıkacağını söyledi.
Acarer;“Bu nedenle benim gençlere önerim; bilişim sektöründeki gelişimi ve trendi iyi gözlemlemeleri ve çalışma alanlarını buna göre yönlendirmeleri yönünde olacak. Bu şekilde birçok yeni iş alanını önceden tespit ederek, çok ciddi avantajlar temin etmeleri ve aranan, ihtiyaç duyulan personel olmaları mümkün olacak” dedi.
Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ile ilgili görüşlerini de bizlerle paylaşan Acarer; “TBD, en eski Bilişim STK’sı olma özelliğini taşıyor. Bugüne kadar da yapmış olduğu değişik etkinlikler, konferanslar ve çalıştaylar ile de güncel gelişmeleri, değişimleri gündeme getirmeye ve dikkat çekmeye çalışıyor”dedi.
-2005-2015 yılları arasında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)’nun başkanlığını yaptınız ve 10 yıl boyunca bilişime yön veren isimlerden birisi oldunuz. Bilişim sektörünün şu anki durumunu kısaca değerlendirir misiniz?
Bilişimi aslında tek başına bir sektör olarak değerlendirmekten çok, onu diğer sektörleri de önemli ölçüde etkileyen “Lokomatif bir sektör” olarak kabul etmenin daha doğru bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Günümüzde “bilişimin etkilemediği, büyük yapı değişimlerine yol açmadığı ve çalışan profilini etkilemediği sektör yoktur” demek çok da yanlış bir tanım olmayacak. Zaten istatistiki veriler de bilişimin dünya’daki “yıllık gelişim oranının”, ülkelerin kalkınma oranlarından çok daha fazla olduğunu göstermekte.
Bilişim sektöründeki bu hızlı gelişmenin yanında özellikle siber güvenlik alanında son yıllarda ortaya çıkan gelişmeler, siber saldırılar, fidye yazılımlarındaki hızlı artışa da dikkat çekmeden edemeyeceğim. Dünya genelinde ki istatistiklere baktığımızda, bu saldırıların en çok yapıldığı ülkelerden birinin de Türkiye olduğu görülmekte. Ancak bu konuda Devletimizin son yıllarda almış olduğu önlemler ve bu konuda yapmış olduğu düzenlemeler, bu saldırıların en hafif şekilde atlatılmasına çok olumlu katkı temin etmiştir.
-Türkiye’nin 21’inci yüzyılda etkin bir dünya gücü olarak var olabilmesinin ancak kendi teknolojilerini üreten ve uluslararası rekabet edebilen bir bilişim sektörüne sahip olmasıyla mümkün olduğu ifade ediliyor. Bu kapsamda Türkiye’nin yerli yazılımla sınavını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yerli yazılımın önündeki engelleri aşabildik mi?
Türkiye Yazılım ve Özellikle Ar-Ge Konusunda Dünyanın En Avantajlı Ülkelerinden Biri
Bilişim sektörünün yazılım ayağı, en kolay ve en az yatırımla en çok istihdamın temin edilebileceği alan olarak kabul edilmekte. Gerçekten de yine istatistiki veriler gösteriyor ki; bir kişinin istihdamı için harcanan bedel bilişim ve özellikle yazılım sektöründe 5-6 bin dolar harcama ile temin edilirken, bu bedel diğer sektörlerde çok daha fazla olmakta, örneğin “Demir Çelik Sektöründe” 80-90 bin doları bulmakta. Buradan akla hemen şu soru gelebilir. “O zaman ülkeler istihdam sorununu çözmek için niçin yazılım alanında yatırım yapmıyorlar?”
Bunun cevabını; yazılım sektörünün özelliğinde aramak doğru olacak. Çünkü yazılım sektöründe başarılı olabilmeniz için iki önemli kaynağa sahip olmanız gerekir.
Bunlardan ilki; “iyi ve yeterli bilgi seviyesinde eğitim veren çok sayıda üniversiteniz”, İkincisi; “yeterli sayıda genç nüfusunuz.”
Ben bu faktörler dikkate alındığında, ülkemizin büyük bir avantaja sahip olduğunu, çünkü hem iyi eğitim veren pek çok üniversitemizi, hem de genç ve yeterli sayıda nüfusumuzun bulunduğunu görüyorum.
Bu nedenle Türkiye; yazılım ve özellikle Ar-Ge konusunda dünyanın en avantajlı ülkelerinden biri olduğuna ve yakın süreçte bu konuda büyük avantajlar elde edeceğine inanıyorum.
– Siber saldırıların arttığı ve savunmanın önemli olduğu günümüzde Türkiye’nin ulusal güvenlik alanında nitelikli insan kaynağı açığı nasıl kapanabilir? Bu konuda ülkemizde neler yapılması gerekir?
Günümüzde bilişim sektörünün en önemli sorunlarından biri; “Siber Saldırılar”. Bu konu, sadece ülkemizin değil, tüm ülkelerin en önemli bilişim sorunlarından birini teşkil etmekte. Çünkü halen dünya genelinde hafta da ortalama 100.000 saldırı yapılmakta. Bu saldırıların yıllık maliyeti 400 milyar doları bulmakta ve bedelinin 2019’da 2.1 trilyon doları aşacağı hesaplanmakta.
IDC verilerine göre dünya bilişim pazarının yaklaşık % 20’sini “yazılım harcamaları” teşkil etmekte, bunun içinde siber güvenlik harcamalarının oranı %22’yi aşmakta. Bu oranın kümülatif olarak bedeli 35,2 milyar dolara ulaşmıştır.
En Önemli Sorunların Başında “Yetişmiş İş Gücü Eksikliği” Geliyor
Türkiye’de bilişim harcamaları oranı toplam sektör hacmi içinde % 1,3 civarında olup, bunun değeri 2016 verilerine göre yaklaşık 96 milyon dolar.
Yine hem ülkemizde, hem dünya genelinde yapılan araştırmalarda, siber güvenlik konusunda en önemli sorunların başında “Yetişmiş İş Gücü Eksikliği” gelmekte. Çünkü halen ülkemizde yaklaşık 20 bin, dünya’da 2 milyon Siber Güvenlik Uzmanı eksiği bulunmakta. Bu nedenle siber güvenlik alanındaki yetişmiş eleman noksanlığı konusunun dikkatle değerlendirilmesinde, büyük fayda bulunduğunu düşünüyorum.
Özellikle JP Morgan’a göre 2017 de Siber Güvenlik Pazarının 120 milyar doları aşacağı dikkate alındığında, bu konunun önemi ve aciliyeti daha iyi anlaşılacaktır. Bu nedenle üniversitelerimiz bünyesinde hem ülkemizde, hem de dünya’da bu konuda ihtiyaç duyulan nitelik ve sayıda siber güvenlik personeli yetiştirilmesinin ayrıca değerlendirilmesinde fayda mütalaa etmekteyim.
-Sektörde uzun yıllar yöneticilik yaptınız. İş hayatına yönelik olarak gençlere ve girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Yapılan bir istatistiki çalışmaya göre deniliyor ki; halen ilköğretim çağında olan çocuklarımızın yarısı iş hayatına atılacak yaşa geldiklerinde (yaklaşık 15 yıl sonra), karşılaşacakları iş türlerinin % 40’ı bugün mevcut olmayan işler olacak ve bu yeni iş türlerinin pek çoğu bilişim sektöründe veya bilişim sektörünün etkilediği alanlarda ortaya çıkacak. Bu tespiti çok önemsiyorum.
15-20 sene önce çok popüler olan birçok iş alanının bugün önemini kaybettiğini görüyoruz
Gerçekten de geriye dönüp baktığımızda, 15-20 sene önce çok popüler olan birçok iş alanının bugün önemini kaybettiğini, hatta ortadan kalktığını görüyoruz. Önümüzdeki benzeri süreçte de bu değişimin bilişimin etkisiyle hızlanarak devam edeceğine, bu doğrultuda halen mevcut bazı iş alanlarının kaybolacağına, buna karşılık pek çok yeni iş alanının ortaya çıkacağına inanıyorum. Zaten bu çalışma da söz konusu değişimi göstermekte. Bu nedenle benim gençlere önerim; bilişim sektöründeki gelişimi ve trendi iyi gözlemlemeleri ve çalışma alanlarını buna göre yönlendirmeleri yönünde olacak. Bu şekilde birçok yeni iş alanını önceden tespit ederek, çok ciddi avantajlar temin etmeleri ve aranan, ihtiyaç duyulan personel olmaları mümkün olacak.
-Bilgi toplumu, olma yolunda TBD’nin yapmış olduğu etkinlikleri her zaman desteklediniz ve TBD’nin yanında oldunuz. Sektörde 46 yıllık geçmişi olan TBD ile ilgili değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyiz?
TBD, en eski Bilişim STK’sı olma özelliğini taşıyor. Bugüne kadar da yapmış olduğu değişik etkinlikler, konferanslar ve çalıştaylar ile de güncel gelişmeleri, değişimleri gündeme getirmeye ve dikkat çekmeye çalışıyor. Bu açıdan bakıldığında, söz konusu faaliyetlerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum, başarılar diliyorum.